Hazreti Mevlânâ Muhammed Celâleddin-i Rûmî Hayatı ve Şahsiyeti
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Mevlana Celaleddin Rumi
Devamını oku: Hazreti Mevlânâ Muhammed Celâleddin-i Rûmî Hayatı ve Şahsiyeti
Tarikat-ı Aliyye-i Mevleviyye Silsilesi
"1- Hazret-i Mahbûb-u Rabbü’l Âlemin, Hatemü’n-Nebiyyîn, Seyyidü’l-Evvelin ve’l-Âhırin, Sırrü’l-Vücûd, Sahibü’l-Makamü’l-Mahmûd, Efdalü’l-Halâik, Müfîdü’ş-Şerâi ve’t-Tarâik, Seyyidina ve Şefiina Muhammed Mustafa Rasulullah sallallahu teâla aleyhi ve alâ âlihi ve sahibihi ve selim.
2- Hazret-i İbn-i amm’in-Nebi, Varis-ü Kâmil Ülûmu’n-Nebevi, Esedullâh el-Galib Ali bin Ebi Talib radıyallahu anh
3- Hazret-i İmam-ı Seniyye Sıbtü’n-Nebi Seyyidü’ş-Şühedâ Hüseyin bin ali radıyallâhu anh.
Konya Mevlana Dergahı Çelebi Silsilesi
Mevlana’nın ölümünden sonra son derece müteessir olan dostları, O'nun ışıklı yolunda izini takip edenler, gönül tapusuna giren ve O'ndan feyiz alanlar yavaş yavaş kendilerine gelmeye başladılar. Bundan sonra ne olacaktı? Her şey Mevlâna ile başlamıştı; O'nun yokluğu ile her şey yok olup gidecek miydi? Toparlanmalı; Mevlâna, fikriyle, düşünceleriyle yaşatılmalı, aydınlık yolu izlenmeliydi. Ama kim kılavuzluk edecekti; kimdi Mevlâna'yı temsil edecek?
Sema
Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ’, lügatte işitmek mânâsındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur.